16 Eylül 2012 Pazar

Pazarlık


HÜZN-Ü MUTTASIL
eser serseri rüzgar bir pazar akşamında
feryatlar duyarım uzaktan uzağa
kan görünür geceye
telli duvaklar sandıkta bekleşir
gelin kınaları bakırlı tasta

rahmet okumaktan diller sürçmede
sinsi şeytan geçiyor tuzaktan tuzağa
binbir söz yüklenir tek bir heceye
koyunlar ağlar kuzular meleşir
analar heyula bebeler yasta
                  16.09.2012 M.Ş.

11 Eylül 2012 Salı

günce



KUMBARACI YOKUŞU’NDA AKŞAMÜZERİ
Griye dönen bir İstanbul akşamı’nda İstanbul’a yürüdüm. Sıkışık akşam trafiğinin taşıttan koridorlarında heyecanla ilerledim. Görmeyi çok istediğim bir mekana ulaşma çabası içinde yol alırken İstanbul’u yaşamak bambaşka bir duygu benim için. Tarihin derinliklerine doğru ilerliyor gibi hissederim kendimi bu akşam gezilerinde. Tarihe özlemim arttığı zamanlarda bazen Fatih sokaklarında dolaşır bulurum  kendimi, bazen surların hangi tarihte kimlerin eline dokunduğunu düşünürüm, bazen İstiklal Caddesi’nin çift taraflı kendine münhasır binalarını seyreder olurum.
Bu gezintim tarihe merak değilse de sanata ve sanatsal değerlerimize olan iştiyakımın neticesi olarak sürükledi beni İstanbul’un tarihi semtlerinden birine. Yokuşlarına tırmandım Tophane sokaklarının. Daracık sokak aralarında saflığından hiçbir kayba uğramamış çocukların fotoğraflarını sakladım makinemin içerisine. Kahve önlerine doluşmuş boş oturan erkeklere şaştım; nasıl ve neden bu mekanlarda zamanı öldürdüklerine, zamanı öldürürken kendilerini tükettiklerine.
En ilginç geleni de sokaklardan geçenlerin kapı önlerine oturmuş insanlarla olan iletişimi idi. Herkes birbirini tanıyor, her kapının önünden geçerken anlık muhabbetler ediliyordu. Büyük bir aile gibiydi burada yaşayanlar anlaşılan. Unutulmuş değerlerimizden biri idi elbette.
Kumbaracı Yokuşu’ndan aşağıya inince gideceğim adresi sorduğum karayağız genç; şu aşağıdaki yer diyerek, eliyle işaret etti. Sıcak samimi bambaşka bir ortam. İstanbul’un orta yeri.
İçeriye girdiğimde doğallığı ön plana çıkartarak emek verildiği her halinden belli olan bir mekanda genç bir kardeşimiz beni karşıladı. Sıcak ve samimi yaklaşımı mekana ayrı bir sıcaklık katıyordu. Eski sanat ve sanatkarların eserlerini kucağında tutan bu yer bir sanat galerisi. Kumbaracı 4.
Kısa bir sohbetimiz oluyor Bekir Bey’le. Az zamanda çok şey konuşuyoruz. Zamanı genişletip içini güzelliklerle dolduruyoruz bir anda sanki. Nasıl olmasın ki? Böylesi güzel bir mekanda, değerine paha biçilemez hat, tezhip, çini eserlerin bulunduğu bir mekanda ve İstanbul’un ortasında.
Bekir Bey  kurslar da vereceklerini söylüyor. Geleneksel sanat dallarında öğrenme hevesi olanlara el uzatacaklarını anlatıyor. Sergilerin usulüne uygun olarak devam edeceğini belirtiyor. Üç arkadaş ve dostları ile birlikte buraya çok emek verdiklerini de sözlerine ekliyor.
 Her şey çok güzel. Ortam çok huzurlu. Sanat eserlerine söyleyecek sözüm yok. Zira buna ehil değilim. Sadece gençleri tebrik ediyorum. Sanata ilgisi olanları, İstanbul’u yaşamak isteyenleri bu sıcak ve samimi ortama Kumbaracı 4 Sanat Galerisi’ne uğramalarını tavsiye edi yorum.
                                                                                              Meryem ŞAHİN   
                       11.09.2012

8 Eylül 2012 Cumartesi

Pazarlık/ Bir İstanbul Sabahı


sisli bir İstanbul sabahı
bekleyen...
gündoğumunu sessizce
ve irkilen...
kafalardan çıkan tütsülerle
nahoş kokulu, grisi kararmaya yüztutmuş
ve çığlıklar...
çatlak sesler halinde yayılan etrafa
beyni örtülü varlıklar
sussun artık
güneşi bekliyor yeryüzünün masum kulları
sislerin dağılacağı bir İstanbul sabahını
                                    09.09.2012 M. Ş.

4 Eylül 2012 Salı

sabah


hayr ile açılsın göz, gönül sürur içre olsun
nur ile aydın sabah, aleme bereket dolsun.
                       05.09.2012 M. Ş.

eylül zamanları

eylül zamanlarında başım
uçan atlara takılı saçlarım
sarı yapraklar şifa dağıtsın
ellerin ipekçe dokunsun
bam teline sazımın
sessizce gel, sesleneyim sana -ey lal
dolunay olsun hilal
eylül zamanlarında başım
dokunmayın
bırakın terennümlerimi
sussun şarkılar
şarkılar söylesin şmdi
sadece ey-lül...
                            M.Ş. 02.09.2012

   

2 Eylül 2012 Pazar

pazarlık / eylül

Eylül

Haşim'ce seslenmek gelir içimden sana ey vakt-i hazan
Bilirim resm-i esrarı resmedendir ancak eylül'de bozan
                                           M.Ş. 02.09.2012